3 Kasım 2011 Perşembe

Daha 17 *

Beyaz üstü mavi benekli ve uçaklı pijamamla erkek gibi sabahın köründe kalkardım.Kısa saçlarımla ve pijamama yakışır tavsan patiklerimle televizyonun karsısına gecer bir güzel kumandayı elime alır ve başlardım çizgi filmleri izlemeye.
Hem öyle şeker kız candy!sinden tut Alplerin cevval kızı Heidi'ye kadar.İzlemediğim bölüm,bilmediğim replik yoktu.Yaş küçükken düşünceler,istenilenler,kurulan hayaller bile küçüktü.Ama yaşımıza yakışırdı.Candy'i izleyip Ordaki antony 'i candyden kıskanmısızdır büyük bir kısmımız.Ta ki karsımıza terry çıkana kadar o rüzgarda ucuşan saçlarını bı nehır kenarında gözlerı her daim kapalı sırık boyuyla korkuluk gibi bekleyısını kım unutabılır.Bide Terry'nin bi anası vardı ELEANOR BAKER.O da bi içim suydu hani.Hadi onu geçtim o heidi'nin kar kış kıyamet demeden cıbıl cıbıl ayaklarla dağlarda koşusturması ve hiç idrar yolları enfeksiyonu ne bi karın agrısı nee bi üşütme hiçbişey yok anam bu kız dagda bayırda koştur koştur.Peter assaaa peter yukarı..Bide büyükbaba var evde kalmıs inek sağıyo efendıme sölim koyunlarla takılıyo.Peterin ninesini ayartsa kadın kör nası görcek herifi.muallak işler vardı yani çizgifilmlerde de.Seneler sonra anladık ki.Şeker kız candy aslında yollunun tekiymiş.Çocukluğumu ziyan etti kaltak.Heidi'de Peterle en son koyun gezdiriyodu dağda.Hayırlısı olsun ne diyim.Bir çocuklugu böyle fırlatıp atmısken 14 sene oturdgumuz evden bi anda taşınasımız geldi.Çünkü tasınılası ev kendi evimiz olcaktı.(Ki şuan o tasınılası evin bana ait kısmından yazıyorum)Gece saat kaç olursa olsun herkezin birbirinin kapısını çaldığı,apartman hayatını herkez bilemez.Ben 14 sene mahalle'de yasadım.Komşuluk gerçek bir değer.Bütün apartman sakinleri gerçekten sakindi hep.Bi kavga, tartısma, ters düşme oldgu zaman hemen duyulur mudahale edılır tavır alıncaksa alınır.Bayramda barısılırdı.Ikı bloklu apartmanda asansöre işeyen sidikli çocuklardık,arka bahcede ki gül ağacını talan eden antigülcülerdik,olmamas meyveleri yiyip cırcır olup karın ağrısı çeken meraklı sübyanlardık,akşam ezanında evde olunması gerektiğini bilip yatsıda eve gidip 5vakit bilen veletlerdik,hep aynı bahaneyi söyleyen ortak yalancılardır.Saklanbaç oyununu oynarken tenteli kamyonun kasasına saklanıp araba calışınca bile EBE görmesın dıye ses cıkarmayan profesyonel oyunculardık.Kumdan pastalar yapıp yeşil soda şişelerini kırıpp üstüne pasta süsü yapan yaratıcı zekalardık.Cuma okuldan sonra cumartesi ve pazar prangalarından kurtulmuş mahkumlardık.Pazar günü ertesi gün okulun oldugunu hatırlatan ve o analtılmaz mide baskısını hisseden geleceğin reflülüleri,ülserlileri,gastroitlileriydik.Ve hiç anlamadıgımız bişekilde büyüyenlerdik.Sene 2003 olunca ve ben liseden mezun olup kapının önüne gelen kamyonla tasındıgımızı anladım.Yeni evin mutfagı banyosu buyuk odaları hap kadardı ama yeniydi.Tasınırken hiç aklıma gelmezdi ki bu yeni semte alışacağım.Ben sanıyodum ki hergün yine eski mahalleme giderim.Ama insanların büyüyüp,kendi kararlarıyla istedikleri yollardan hayatlarına devam etmelerini geç anlamıs bulundum.Anladıgımda o sümüklü,o yarım ay seklınde karpuz yerken boynuna kadar karpuzun suyunu akııtıp yapış yapış boyunla gezen,o zarf seksek oynarken mermer daha iyi kayıyor hemen elenir diye arkasından kuyusunu kazdıgımız çocuklardan eser yoktu..Acı olan sey kooparatifteki evi satıp daha sosyal biyere gideceğimizi beklerken daha geriden ghelen bi semte tasınmaktı bi nevi.
Yeni eve ilk tasındıgımız gün evdeki seslerin tamamı yabancıydı.Ve ev çok soğuktu.Perdeleri takıp yattık.Hatırladıgım  seyler babamın iki yan odada yatıpta bütün evi inleten horlaması, iki yorgan bir battaniye ile sabaha kadar titreyerek uyumaya çalışmam ve eve ait veli efendi hipodromunu andıran upuzuuunn balkondu..Sabah oldu...derken 15 gün geçti.Yerleştiğimiz zaman evin soğuk oldugunu anladık.Nekadar doğalgazı yaksakta ev ısınmıyordu birtürlü.Eski evimiz 3.kattaydı.Önünde hiç bina yoktu ve güneş evimizin bütün heryerini gezıyodu.Ve ben çocukken kaloriferliydi ev.son 5 sene falan olmustu doğalgaza gecelı.Yeni ev yüksek giriş katlı site içersinde lüx ama güneş almıyordu.Eski evde balkona güvercinler konuyordu,yeni evde değil balkonda güvercin hiçbir canlı yok.Önümüzde ki bina güneşin girmesini ngelliyor ve havanın erkenden kararmasını saglıyordu.Yeni evden içten içe nefret etmeye basladım daha sonralarda.Yeni evde herseyın yenı olması guzeldı ama yazın ortasında kalın coraplarla ve yorganlarla yatmak kaadar kasvet veren bısey yoktu.Ev hep soğuktu ve yazın serindi.Kansız biinsan için olabildiğinden daha kötu bı durum belkı de.Bi zaman sonra çalışmaya basladım zaten.İlk işim olan Çengelköy Maxi city avm'ye gidip geliyordum sabah 10 aksam 18 çalışıyordum kimi zamanlar öğlen 14 akşam 21 calışıyordum ve evde daha az zaman gecırıp daha az nefret edıyordum.Ozamanlar sitede yasayan diğer insanlara uzaylı gözüyle bakıyodum ve bu yasanılmaz yere hangı standartlardan vazgecip geldiklerini düşünüyodum.Bu lanetli yere tasınamıza vesilen olan Annemin 20 senelik arfkadası emlakcı Sevgili Bulut hanım(!) ve çocukluk arkadsım olan cocukları ıle aynı sitede oturmanın desteklenmesı yalnzı kalınmayısı vardı.Zaten aynı aıle ıle 20 senedır görusuyoruz ve eski apartmanımızdada bı dönem komsu olduk.İizinlerimi evde geçiriyodum.Tahammül edilmeyecek dereceye gelıncede eski mahalleme gidip kendi çplüğümde ötüyodum rahatca..Sonra sitenin ozaman ki 15-16 yasında ki çocuklasrı bizim kapıya musallat oldu.Zile basıp kaçmaya başladılar.Bi zaman sonra bende onları kovalamaya basladım.Sitede ki tek arkadasım Gülçin'le Veli efendi balkonumuzda oturup muhabbet ederdik.Ben çalışıp dururdum.Oda sonra çalışmaya basladı ve aksamdan aksama görüşmeye basladık.Yine bigün izin günümde zile basıldı hemen kostumkapıyı actım normalde zile basan dümdüz kaçması gerekirken yukarı kata doğru kaçanı gördüm(!) gördüm ve bidaha zile basılmadı...Birisi çıkıp bana ; 8 sene sonra bu zile basan çocuğa aşık olucaksın dese,defol git lan basımdan derdim heralde..Öyle de lanet huyluyumdur yani..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder